İnsanın fiziksel ve psikolojik bütünlüğünü tehlikede görmesi neticesinde yaşadığı huzursuzluk kişide korku ve kaygıya neden olur. Hayatın bütünlüğünü tehdit eden gerçek bir tehlike karşısında hissedilen duygu “korku” olarak adlandırılmaktadır. Nedeni bilinmeyen, gözle görülür somut bir tehlike olmamasına rağmen kişinin yaşadığı tedirginlik hali ise “anksiyete” yani kaygı olarak tanımlanmaktadır. Kaygı, anksiyete, endişe birbirinden farklı kullanılan kavramlar gibi anlaşılsa da aslında aynı anlamda kullanılan yoğunluğu hafif tedirginlikten şiddetli panik haline kadar varabilen fiziksel belirtilerin eşlik ettiği duygusal bir tepkidir. Kaygıyı deneyimlemek günlük yaşamın parçasıdır. Kaygı bizi kimi tedbirler almaya teşvik eder. Ancak kaygının günler ve haftalar boyu sürdüğü ve şiddetinin yoğun olduğu durumlarda günlük yaşamı bozması sebebiyle tedavi gereksinimini ortaya çıkar.
Kaygı bozuklukları, kişinin tehdit algısının yöneldiği konuya dönük olarak isimlendirilmektir. Kişinin gündelik hayatı, kendi sağlığı, ekonomik durumu, dünyanın geleceği, kendi geleceği gibi akla gelebilecek hemen hemen her çeşit konu ile ilgili kaygı duyması yaygın kaygı bozukluğu olarak adlandırılır. Kişi kendisini ve sevdiklerini tehdit altında görür ve bu tehdidin kaynağı günlük hayatta olabilecek her şeydir. Örneğin çıkılacak bir seyahat, girilecek bir sınav, başının ağrıması, ailesinin sağlığı gibi her konuyu birey kaygı haline getirebilir. Aslında günlük hayat içerisinde birçok insan gündelik yaşamındaki durumlar ile ilgili kaygı duyuyor olsa da bunun bir bozukluk olarak adlandırılmasındaki fark bireyin bu kaygıları kontrol edemiyor oluşundan kaynaklanır. Yaygın kaygı bozukluğuna sahip kişiler kaygı duydukları konuyu zihinlerine alarak uzun uzun düşünürler. Belirsiz kalan durumlar kaygılarını arttırır. Kaygının varlığı günlük işlevlerini bozucu bir etkiye sahiptir. Sürekli tetikte olma halindedirler ve kas gerginliği, vücut ağrıları, diş sıkma gibi bazı olumsuz fiziksel belirtiler yaşarlar. Kişiler kaygı duymanın belirsizliği azaltacağını, karşılaşabilecekleri olumsuz duygulara kendilerini hazırladıklarını düşünerek kimi durumlarda kaygılı olma halini olumlu olarak değerlendirirler. Ancak genellikle bu kaygının yoğunluğunu ve şiddetini arttırmaktadır. Yaygın kaygı bozukluğun tedavisinde etkinliği kabul edilen iki tür yöntem vardır. Eğer kaygı çok yoğunsa, kaygıya depresyon eşlik ediyorsa ilaç tedavi önerilmektedir. Aynı zamanda bilimsel olarak etkinliği kanıtlanmış olan Bilişsel Davranışçı Terapi yaygın kaygı bozukluğunun psikolojik tedavisinde kullanılan yöntemler arasındadır.
Uzm. Kl. Psk. İlayda Gedik
Başkent Diyet ve Yaşa